10 Mart 2009 Salı

Şiraze

Düşün ki küçüğüm;
Sırayla dizilmiş kristal bardakların tam ortasına hapsetmişler beni.
Sana dokunmak için ellerimi kaldırsam, 
Darmadağın edeceğim her yeri,   
Bense ortasına hapsedilmiş adam.

İçim fazlasıyla sızlıyor, Şiraze..
Ah bir annen yolarak taramasaydı saçlarını...
Aşkı öğrenemek istediğini söylemiştin Şiraze.
Geceydi...
Bana gördüğün yıldızları sayıyordun bir bir.
Ellerin eski ahşap pencerenin önüne dayanmış, türkü söylüyordun..
Gözlerin, yorgun bir işçi kızının uykularına gebeydi..

Ellerini o küçük pencerenin paslı demirlerine kilitleyip, denize kavuşmak istiyorum diye ağlıyordun..
Avuçlarının içini pas tutuyordu, içim ürperiyordu birden..
Yüzü kömür karasıyla kirlenmiş kelebek, ellerin kirliydi hani...
Hani ben bu kara şeyler de ne demiştim.
İs demiştin gülümseyip...
Oysa o yüreğinin yangınından bir yaraydı beyaz parmak uçlarında,
Biliyordum da susuyordum Şiraze...
Aşkın kanatları kirlenmesin demiştin.
O yüzden kendi ıssızlığıma kaçıyorum,
O yüzden dövüşüyorum kendimle,
O yüzden sen acı çeksen, af etmem kendimi.
Şiraze...
Gözlerimi kapasam sensin,
Gözlerime açsam,
Beyaz bir tüy gibi heran uçup gidecek bedenin...

.

Hiç yorum yok: