28 Aralık 2008 Pazar

İroni--2


Geminin yanına yanaşınca, ayaklarının, yere basması gerektiğini bilmeden ucuyordu...

Sağ tarafında; geminin rıhtımının kenetlendiği yerin, on onbeş metre ötesinde bir kulübe vardı.

Kulübenin beyazlığı gözlerini alıyor ve kamaşıyordu sürekli...

Kızın sesizliğiydi, kulübeyi betimleyen...

Usulca sahile döndü yüzünü.

İnsanların bakışları öylesine soğuk ve donuktu ki...

Biraz ilerde ona doğru gelen bir baba ve küçük kızını fark etti, gülümsüyordu küçük kız .

Olanca sessizlik,
Küçük kızın gülümseyişleri...

Gülümseyişlerin sesi olurmuydu?

O gülümseyişlerinin sesini duyardı oysa ...

....


Kayalıklara baktı uzun bir süre .

Yosunlar denize değdikçe, nasıl da aynı anda cezb olunur gibi raks ediyordu.

Kendi geldi ansızın aklına ...Sıcacık yatağı, evi...Oraya gitse...

Ah evim, ah evim söyle bana nerdesin?

Hangi dağ başındasın?

Kanatlarının üşümesi sardı her yanını, sanki bütün canı kanatlarında!

Açlığa biraz daha dayanabilirdi, ama bu kimsesizlik...

Yanına kurumuş bir yaprak düştü, yitikliğini resmeder gibi..

Sahil kenarındaki kayalıkların arasında on onbeş tane güvercin, bir ipin üzerine diziliydiler..

Biraz yakınınlarına gittiğinde, güvercinlerin kanatlarındaki renkleri duyumsadı...

Kimisi kırmızı, kimisi beyaz, kimisi siyah...

Tüyleri denizin üzerindeki ışık kırılmalarının yansımalarında gizliydi sanki.

Çok ince, zarif, küçük zerreler halinde kanatlara dağılmıştı o parıldanış...

Ara sıra sesleri geliyordu kulağına, hafif hafif kımıldaşıyolar ve birbirlerini incitmiyorlardı.

Zaman mı geçerdi; insan nasıl savrulduğunu bilmese, oradan oraya?...

Üç parasının hepsini vermişti şimdi ve yolcularını almaya başlamıştı gemi.

O'da aralarına karıştı, yolcuların. sesler geliyordu kulaklarına...

Ne dedikleri pek anlaşılmayan seslerdi bunlar...

Gidiyordu işte, gidiyordu!...

Ah umut, ah umut ...

Yüzünde bir sürü, tomurcuktu gülümsemeleri ...

O anda uçuşarak dağıldı güvercinler...

Güvercinlerin sevinci ...

Galiba gideceği yer orasıydı.

Yani evinin olduğuna inandığı şehir...

Kalbi küçük bir deniz gibi çoştu aynı anda...

Bir el; bu çoşkunluğun sularının üzerinde gezindi.

Susturmak ister gibi...

Ve o kendisine denileni yaptı.

Sustu...

.

Hiç yorum yok: