10 Aralık 2010 Cuma

Sözleşme

Başladığı yere dönen küçük bir kare
Ne zaman parmak uçlarımı, nemli topragın yıkıntıları içinde göğe kaldırsam, orda güneşi kirlenmiş görüyorum. Bakışlarımın sisli yağmurlarında göğe öykünsem,
bir  fırtınanın içinde boguluyor savruk düşlerim. Belki diyorum... Geriye döndürebilseydim geçmişi,
yanakları güneş yanığı köy çocuklarına, katık ederdim geleceği.
Kısrak atlar gibi çoşkun, ayaz döşeklerin, soğuk çocuklarına bir umut...
Ömrüm yetseydi eğer, bir düş çizerdim onlara, güneş olurdu mutlaka.
Başı yoklukla kemirilmiş bir boya kaleminden,
esrik bir neşeyle, sarının zengin hışmına sığınan.
Üstelik benim parmak uçlarıma değen güneş gibi, kirli olmazdı yaşasaydım.
Çiğ düşmüş bir soğancık dişini kemiren,
sımsıkı dudakların umutları kadar asılı öfkeye,
bir methiyye olurdu.
Sarı bir güneş diyorum, ışıl ışıl ve delicesine.
Ömrüm bu kadarına yetseydi.
Bir güneş çizerdim göğe, ve onun gölgesine sığınmış o melun geceye.

Hiç yorum yok: