31 Ağustos 2010 Salı

yara

Ben belki gelirsem ötelere, zamanın kolların açan bunca anlamsız figuranı silmekle işe başlayacağım .Aynaya, o solgun yüzüme bakarken görmek istediğim anlamın; aslında var olmadığını kavrayışımın günüdür bu gün.

Aynı anda, gülüşüm aynı anda hıçkırığımın sebebidir bu ayna.

Elim tutmuyor, ben ancak öteki elimle yazabiliyorum...

Anlamsız çığlıklarda kaybolduğumu resmeder gibi bu yara izi.

Biliyormusun, onu tedavi ettirmeye gücüm bile yok, öyle bitkinim ki; yolda yıkılıp kalmaktan korkuyorum.

Utanıyordum bilirsin ki bu ölmekten değildir, bu yaşamayı beceremeyişimdendir.

Sana şimdi kimsenin bilmediği şeyler anlatacağım.

Bil ki bu biliş, sana eğer işler hepten tersine giderse ağır bir yüktür.

Anlamsızlığının yüzüne tüm gücümle tükürmek istiyorum bu serseri dünyanın.

Ne zaman çığlık çığlağa gülümsesem, benim sesimi kısan bu dünyanın.

Bana sevmeyi yasak eden dünyanın.

Birini kendimden öte sevmeme sebep olup, binlerce kez ölümüme sebep olan dünyanın.

Yaşayan bir ölüyüm şimdi, ne önümü ne ardımı görebiliyorum.

Başımı yere eğdi bu terkediş.

Ey ana, niye beni terk edip gittin?

Niye beni bu serseri dünya ile baş etmem gerektiğini söyledin?

Daha fazla dayanamıyorum..

Daha fazla dayanamıyorum...