22 Şubat 2009 Pazar

Opera

Malum devirlerde halk aydınlatılmak üzere projelere tabi tutulur.

Medeniliğin tek resmi olan opera, tüm memlekette sesini işittirecek, böylece aydınlanmış halk zuhur edip geleceği kurtaracaktır.

Operanın yolu bir gün Sivas iline düşer.

''Sivas illerinde sazım calınır'' türküsü pek demodedir o dem.

Davulcuların davullarını alıp; duyduk duymadık demeyun!.. Heşmetli padişahumuz ,size bir fermanı var deme devri bitmiştir.

Devir, operacı hatunun cıglıklarıyla devşirilme devridir.

Devir başka devir, zaman başka zaman ...

Belediyenin yeni takılmış ses sistemiyle anonslar sık sık yapılır.

Yeni cıkan gazeteler bu olayı anlatır da, anlatır.

''Tüm Sivas halkı operaya davetlidir''

Kahvelerin cay sohbetlerinin konusu olur opera, acep nasıl bişeydir?

Bakkalcı Hüsnü'den, Manav Ali'ye halk sözleşir ve beraberce giderler opara dinlemeye.

Salon tıklım tıklım..

Gazeteciler, cocuğuna şaplak indiren Ayşe Yenge'yi çekiyor.

Derken opera başlar.saatler nasıl gecer bilinmez, en sonunda biter konser.

Bir gazeteci izleyicilerin arasına dalar, gözüne bir Sivas'lı yı kestirir.

Gayet nazik bir ses tonuyla;

_Efenim nasıl buldunuz opera dinletisini?

Sivaslı ürkek bir tavırla bir sagına, bir soluna bakar ve alçak bir ses tonu ile şu kelimeleri fısıldar;

_Valla mirim; Sivas Sivas olalı, Timür'dan sonra, bele zülüm görmedi!..

Hiç yorum yok: