20 Temmuz 2010 Salı

Nüans

Soytarılar;
Marifetlerini sergilmek istediklerinde bir önceki külahlarını beğenmezlermiş.

Dilenciler;
Bir kaç kuruş daha toparlayabilmek için, en sefil yüzlerini seçerlermiş kelimelerin.

Sanatçılar bunu nasıl yapar?

Nasıl bir boyayla yoğrulmuş bir erbablık; ne tür bir jakoben kokuşmuşlukluk bunun yükümlülüğünü yerine getirebilir.

Yaşamın trajedisini ortaya koyabilmek için; bu tür bir pazara sürmektir kendini?

Parmak uçlarım kayaların altında kalmış, sızlıyor ta içleri.

Dayanmanın çıldırtan gücü...

Yazabilmeliyim bunu, çünkü bu; bir soytarının bana biçtiği rol değil...

Biliyorum;  Menhatın' daki bir köle tacirini, Costa Rica' daki bir fahişeyi yazmaya koyulmanın; mest-ü güzinelerin seçilmiş duygularındaki afaki sarhoşluğuna denk olamayacağını.

Deneyeceğim; Begüm Rokeya' nın yıldızlı gecesini, Emma Goldman' ın isyanına katık edebilmeyi.

Buna inanın.

Bir tek buna inanın...